Bolu, Abant, Gölcük, Taraklı rotasında 3 gün
Bu ülke her yola çıkışta şaşırtır mı bir insanı? Şaşırtıyor. Bu kez yolumuz İstanbul’dan Bolu’ya oradan efsane milli parklara, esnaf lokantalarına, dağ evlerine, krater göllerine, karlı kaplı yollardan geçerek nefis kasaba ve köylere. Toplamda 3 gün süren rotamızı (ki haritayı buraya bırakıyorum) sizi çok da bunaltmayacak kısa kısa notlar halinde derledim. Hazırsanız yol başlasın.
Birinci gün; İstanbul – Bolu – Gölcük
Anadolu Yakası’ndan sonra Ankara otoyolundan yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Tırlar ve kamyolara dikkat! Bolu’ya yaklaşırken vereceğiniz kahve molası, sabah mahmurluğunu atmanızı sağlayacak. Maviş’e benzin, bize kahve takviyesinden sonra ver elini Abant yolu.

Abant Yolu ve otelimiz
Bir kaç otel gezdikten sonra ki siz bizim gibi yapmayın, önceden rezervasyonla gidin; VON Resort Otel‘de yer buluyoruz. Banyosunu temizlemeyi unutmuş olsalar da uyarımızla temizleniyor. Villalar halinde yapılmış ever son derece konforlu ve sıcak. Hafta sonu kahvaltı açık büfe şeklinde ama biz Pazartesi şömine başında verilen (çünkü tüm otel gitmişti ve 4 oda kalmıştık) daha çok beğeniyoruz. Abant Yolu’nda tavsiye edebileceğim diğer 2 güzel otel; (kesinlikle ilk tavsiyem) Abant Lotus ve Yeşil Masal Evleri. Son dakikaya kaldığımız için ikisinde de yer yoktu. Daha düşük bütçeli bir seçenek arıyorsanız; Korudam Pansiyon da bir seçenek olabilir. Ancak odaları oldukça ufak, bilginiz olsun.

Acıkınca ilk durak; Bolu Efsane Mantı
Otel seçimiydi, yerleşmeydi derken öğleni ettik ve o sırada öğrendik ki Yedigöller Yolu kar nedeniyle kapalı. Ne yapalım? Tabi ki yemek yiyelim. Efsane Mantı, Bolu merkez ara sokakta gerçekten efsane lezzetleri ile nam salmış bir aile işletmesi. Etli sarma, mantı, keşli erişte, kaymaklı ekmek kadayıfı; bizi bizden aldı.
Gölcük sen ne güzel bir göletsin!

Bolu merkez’e yaklaşık 30 dakika mesafede, Bolu seyahatinde şu ana kadar en büyülendiğim yer GölcükTabiatParkı oldu. 1958 yılında hangi vizyon sahibi devlet büyüğü tarafından yaptırıldıysa helal olsun. Plastik yok, beton yok, 4,5 hektar çam ormanları ile çevrili bir gölet ve ahşaptan şahane bir köşk! Çocuk parkları, ahşap cafe’ler, kaydıraklar, iskeleler, köprüler, araç girmeyen bir yürüyüş parkuru ve bol bol kartopu.

Nasıl Gidilir? Araç ile Ulaşım: Bolu’nun 13 km güneyinde bulunuyor. Tatlı bir rampa ile çıkılıyor. Giriş araç ve içindekiler dahil 15 TL. Otopark dahil. Toplu ulaşım: Bolu şehir merkezinden kalkan Seben ve Kıbrıscık ilçe minibüsleri ve şehir içi ulaşım midibüsleri ile ulaşım sağlanabiliyor. Bolu Belediyesi Halk Otobüsleri web: www.boluulasim.com Hafta içi Bolu’dan saat: 11.00 gidiş, Gölcük’ten saat: 17.00 dönüş.
Akşam yemeği için iyi bir seçenek, Mazı Lounge

Bolu Merkez’de malesef içkili lokanta yok. Tek seçenek Mazı Lounge isimli mekandı, foursquare üzerinden bulup rezvasyon yapırıp gittik. Hem mekana, hem yemeklere bayıldık.
Patates salatası, et, mezeler gayet başarılıydı. 2 şişe şarapla birlikte, 6 kişi, kişi başı 100 TL civarı bir hesap ödedik (bahşiş dahil)
Önceden yer ayırtmanızda fayda var çünkü yer bulunmuyor özellikle hafta sonları.
2. gün; Abant Gölü ve Milli Parkı


İkinci gün erkenden kalkıp çekim ve keşif için kaldığımız otele 20 dakika mesafede bulunan Abant Gölü ve Milli Parkı’na doğru yola düşüyoruz. Yolun yarısındna itibaren yopun bir kar yağışı ve tipi başlıyor, tıpkı bir gün önce, Gölcük Yolu’nda olduğu gibi. Araçlarımız son derece konforlu ve tırmanışa uygun olduğu için (bkz Yeni Qashqahi) kolayca tırmanıp 15 TL araç giriş ücretini de ödeyerek (araçtaki kişiler dahil) Milli Park’a giriş yapıyoruz.

Bolu’nun 34 km güneybatısında Abant Dağları üzerinde oluşmuş bir krater gölü. Park alanında yükseklikleri 1400 metreden 1700 metreye kadar birçok tepe var. Abant Gölü yılın her ayında büyüleyici bir güzelliğe sahip. Hem günübirlik gezip görmek hem de konaklamak amacıyla (bknz Abant Köşk Otel) tercih edilen çok popüler bir tatil merkezi. Alanı 127 hektar olan gölün denizden yüksekliği 1328 metre. Yeraltı suları ile besleniyor ve iskelerle örülmüş çok güzel seyir terasları var. Derinliği 18 metre. Abant Gölü ve çevresinin bitki zenginliği, büyük bir açık hava rekreasyon potansiyeline sahip. Bu nedenle alanın 1196,5 hektarlık bölümü, 1988 yılında “Tabiat Parkı” olarak koruma altına alınmış. İçeriyi yürüyerek gezebilirsiniz, keşke araçlar girmese diyeceğim ama buranın içinden geçip nefis manzaralı Mudurnu yolu bizi dönüşte Göynük ve Taraklı’ya ulaştıracak).
2. gün öğleden sonra Sülüklügöl tırmanışı
Eğer arazi tipi ve kış şartlarına dayanıklı bir araç ile yola çıktıysanız, Abant’a yaklaşık 1,5 saat mesafedeki Sülüklügöl tırmanışı ve sonrasında karşınıza çıkan milli park ve krater gölü tam bir doğa harikası. Sülüklügöl dönüşü, yukarıda linkini verdiğim Yeşil Masal Evleri’nin lokantası güzel bir seçenek.
3. gün; Abant, Göynük, Taraklı, Sakarya, İstanbul
Yolculuğun son gününü, Abant Milli Park içinden geçen Mudurnu yolu üzerinden (ki efsane manzaralar var) eski Osmanlı kasabası Göynük’teki halk pazarına ve Osmanlı mahallesine, ardından nefis Taraklı’ya ve son durak olarak Sakarya Uzun Çarşı’ya uğrayarak tamamlıyoruz. (Ramada Otel altındaki Köfteci İsmail’de kesinlikle dönüş yemeği yiyin).

Maviş’le başka bir Türkiye yolculuğunda görüşmek üzere mutlu hafta sonları… Not: Güzel fotoğraflar için @buraktheweekender ve yol arkadaşım @gayemsahin’e çok teşekkürler.