Trakya Bağ Rotası / Kırklareli
Nissan Türkiye ile geçtiğimiz ay başlayan #İstanbulaÇokYakın projemizin ilk durağı Trakya Bağ Rotası’nın Kırklareli etabı oldu…
İstanbul’dan Edirne yolunu takip ederek Nissan Qashqai’m ile sadece 2 saatte ulaştığım Kırklareli etabında duraklarım; Çeşmekolu, Hamitabat ve Turgutbey (ortasındaki kahvenin ismi hayal kahvesi 😊) köyleri, Arkadia Bağları’nın içine yeni açılan Bakucha Otel, çocukluğumun yazlarını geçirdiğim Pınarhisar ve Kırklareli’nin yeniden restore edilmeye başlanan nefis Rum Mahallesi ¨Yayla (AYALA)¨ oldu…
🍁 Siz de İstanbul’dan 1 hafta sonu da olsa kaçmak istiyorsanız; haydi buyrun yazıya!
TRAKYA BAĞ ROTASI NEDİR?
🍁 #trakyabagrotasi projesi bölgedeki üreticilerin, Trakya Kalkınma Ajansı desteği ile üç yıl kadar önce başlattıkları bir proje… Projede 12 üretici, Kırklareli bölgesinde ise 4 bağ noktası var 🍁
Ben İstanbul’dan çıkarak, Edirne üzerinden haritada görmüş olduğunuz 3 farklı bağa uğradım; Chamlica, Arkadia ve Kırklareli rotasının en ucundaki Vino Dessera. Buradaki en önemli nokta; arabayla seyahat ettiğinizi unutmadan, bağları 1’er gece konaklayarak gezmeniz! Çünkü hem Arkadia’nın, hem de Vino Dessera ‘nın sonbaharda da açık olan çok keyifli bağ otelleri bulunuyor.
Toscana değil, Trakya!
Bakucha Hotel & Spa, Lüleburgaz ve Istranca Dağları arasında, Tarihi Şarap Yolu’nun geçtiği coğrafyada bulunan, neredeyse 2500 dönüme yayılan Arkadia Bağları’nın 20 dönümlük parselinde yer alan, mimarisini çok beğendiğim bir bağ oteli. Bağlar ise Kırklareli bölgesinde Cumhuriyet döneminde yapılan ilk büyük modern bağ yatırımı. 2000’lerin başında, adını Arcadiapolis’ten antik kentinden alarak kurulmuş. Hamitabat ve Çeşmekolu Köyleri arasında yer alan bağ, uzun araştırmalar sonucu seçilmiş 2500 dönümlük arazi üzerine büyük emeklerle kurulmuş.
Kurucuları Zeynep Arca Şallıel ve Özcan Arca, Fransa’dan Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Avustralya’ya dek pek çok bağ ve bağcılık ülkesini dolaşıp hayallerindeki şarabı üretebilmek için bu coğrafyada karar kılmış bir seyyah çift.
Otel hem mimari, hem bağ + spa + şömine konsepti açısından son derece doyurucu. 28 odası ve tatlı bir spa’sı var, yarım pansiyon konaklama seçeneği ile özellikle cuma cumartesi yer bulmak zor. Her şey dahil sisteminden tamamen uzaklaşıp tematik ve agro turizme geçmemiz gereken bir dönemde, üstelik #Trakya ‘da böyle bir yatırım görmek umut veriyor.
Otelin minik bir de Spa böümü var. Sanita markası altında işletilen bölüm, keyifli bir hafta sonu geçirmenize olanak sağlıyor. Odalar konforlu ancak soğuk kış günleri için tasarlanan şömineli salon, misafirler tarafından daha çok tercih ediliyor. Tamamen bölge malzemelerinden harmanlanan, genç bir ekibe sahip, butik bir de mutfakları var. Konaklamaya kahvaltı ve akşam yemeği dahil, içecekleriniz hariç.
Konaklama fiyatlar için göz atabilirsiniz; http://www.bakucha.com/book-a-room
Yolda uğraman gereken köyler: Hamitabat ve Çeşmekolu
Hamitabat, Bakucha Otel’i geçince, Çeşmekolu ise otele henüz gelmeden uğrayabileceğiniz iki tatlı köy. Hamitabat’ın sucuğunu bir kez satın alan bir daha hep almaya gelirmiş diyorlar (o yüzden alamadım:)
Çeşmekolu ise göleti ile meşhur minicik bir köy. Köyün içinden geçip gölete bağlanan dere boyunda hemen her köyde olduğu gibi bir çöp sorunu göreceksin; sakın şaşırma. Neyse ki köy ve etrafı temiz. Yolu takip ederek içerilere doğru ilerlediğinizde, karşınıza bu güzel, sakin, duru gölet çıkıyor. Uzun bir süre sessizliğini dinleyip kırmızı kiremitli kerpiç evlerin arasından geçerek Kırklareli ‘ne doru yoluma devam ediyorum. Yolda en sevdiğim Rumeli türkilerini dinleyerek!